01 Mayıs 2024 - Çarşamba

Şu anda buradasınız: / İLAHİ RIZAYA NAİL OLMAK
İLAHİ RIZAYA NAİL OLMAK

İLAHİ RIZAYA NAİL OLMAK HALİL KARA

Giriş

Kısa bir hayatla ebedi olan ahiret hayatını kazanmak üzere dünyaya gönderilen insanlar Rableri olan Allah (c.c.) tarafından peygamberler, kitaplar ve suhuflar gönderilmek suretiyle uyarılmıştır. Ahirette ebedi mutluluğa ermek ancak ilahi rıza ile mümkün olacağı ifade edilmiştir. İlahi rıza ise ancak gönderilen son kitap olan Kur’an-ı Kerim’e ve son Nebi ve Rasul olan Hz. Peygambere tabi olmak ile mümkün olacağı birçok ayet ile sabit olmuştur.

“Kim, Allah’a ve Peygamberine itaat eder ve O’ndan korkar ve sakınırsa,işte kurtuluşa erenler de bunlardır.’’(Nur, 52)

Ve Kur’an bu denli ayetlerle doludur. (bakınız; Ali İmran/132, Nisa/59, Nisa/ 69, Nisa/80, Enfal/20, Enfal/46, Nur/56, Ahzap 31, Ahzap/71, Haşr/7, Tegabun/12)

Allah Teâlâ Kur’an’da bizlere iman esaslarını, nasıl ibadet edeceğimizi, helal ve haramları, kulların birbirleriyle olan ilişkilerini, aile hayatını, ekonomi ve medeni hayatı, yargı hukukunu, askeri ve sosyal sistemden, kısaca insan hayatına dair her şeyden haber vermiş ve ilahi rıza ancak bunların tamamında Kur’an’a göre inanılıp yaşanıldığı takdirde mümkün olup, kurtuluşa erenlerden olmanın ancak bu yolla mümkün olacağı haber verilmiştir.

Bunun yanında, Kur’an, imanın karşısında küfürden, tevhidin karşısında şirkten, tağuttan bahsetmektedir. Küfür, şirk ve tağutun insanları ilahi rızanın dışına çıkartıp ebedi azaba sebebiyet vereceği haberi verilmiştir. İmtihan için kısa bir süreliğine dünyaya gönderilen insan, ebedi olan ahiret hayatını kazanmak ve ilahi rızayı taleb ediyorsa, muhakkak ki Kur’an’i olan bu kavramları bilmeli, öğrenmeli, idrak etmeli ki ona aykırı bir inanç ve yaşam gündeme getirmesin.

Kulluğu Yalnızca Allah’a Has Kılmak

Allah (c.c.), kendisine inanları itaat edenleri Allah’ın hükmüne uyanları kulluğu sadece kendisine has kılanları Rasulune uyanları sevdiğini affedip cennetine koyacağını haber verirken, inkar edenleri şirk koşanları Allah’ın hükmüne uymayıp tağuta itaat edenleri sevmediğini onları bağışlamayacağını ve onları cehennemine koyacağını da haber vermektedir.

Allah (c.c.), bundan sonra tercihi insana bırakmıştır onları zorlamamıştır. İnsan ya Allah’ın hükmüne uyacak, kulluğu O’na has kılıp sadece O’na itaat edecek ve böylece ebediyetini geleceğini kurtaracak, yâda Allah’ı bırakıp, kendisi gibi insan olanların koyduğu düzenlere itaat edecek onların hükümlerini kabul edecek ve onlara itaat ederek ebediyetini, geleceğini perişan edecektir.

Pekâlâ, akıllı bir insanın yapması gereken tercih hangisidir?

Âlemlerin Rabbi olan kendisinden başka asla yaratıcı olmayan hiçbir şeye muhtaç olmayan bütün noksanlıktan uzak olan her şeyi en iyi bilen yarattıklarını kollayıp gözeten onları rızıklandıran ve her zaman diri olup ölümsüz olan Allah mı?

Yoksa yaratılan aciz olan bir zamanlar yokken bir zaman sonra tekrar ölecek olan nefs ve şehvet sahibi olan insan mı belirleyecek bizim nasıl yaşayacağımızı.

Burada aslında ben Müslümanım diyen için bir tercih söz konusu değildir. Bir Müslüman tercihini yapmış ve Âlemlerin Rabi olan Allah’a iman etmiş ve hayatını sadece O’nun koyduğu hükme tabi kılmış, Allah’ın emri doğrultusunda hayatını düzenleyen kişidir. Bundan dolayı da Müslüman ismini almıştır.

Bu hakikati Rabbimiz Kur’an’da, şöyle buyurur:

’’Allah ve Rasulü bir meselede hüküm verdiğinde mü’min erkek ve mü’mine kadın için tercih hakkı yoktur.” (Ahzap,36)

“İnkâr edenler ise; işte onlar, hüsrana uğrayanlardır.” (Zümer, 63)

“Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz.” (Nisa, 48)

“Kim tağutu tanımayıp Allah’a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır (Bakara, 256)

Küfür Şirk ve Tağut Nedir?

Allah’a ve peygambere iman ettiğini söyleyenlere Allah’ın indirdiği Kur’an’a ve Peygambere gelin deyince gelmeyip uzaklaşanların münafıklık yaptığını söyleyen Kur’an, bunların ilahi rızaya mazhar olamayacaklarını ve ebediyyen cehennemlik olacaklarını haber verip, insanları bundan sakındırmıştır.

Öyleyse inkâr küfür şirk ve tağut nedir? Bunların bir Müslüman tarafından muhakkak bilinesi gerekir ki Müslüman imanı ve tevhidi bozacak amel ve sözlerden kendini ehlini ve yakınlarını bundan sakındırmış olsun.

Hesap gününe inanan Müslümanların hesap günü şuurunu asla kaybetmemelidirler.

Allah Teâlâ Kur’an’da:

“Rabbinizden, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç şuurunda değilken, azab apansız size gelip çatmadan evvel.”(Zümer, 55)

“Kişinin (yana yakıla) şöyle diyeceği (gün): “Allah yanında (kullukta) yaptığım kusurlardan dolayı yazıklar olsun (bana) doğrusu ben, (Allah’ın diniyle) alay edenlerdendim.” ( Zümer, 56)

Bir Müslümanı bekleyen tehlikelerden biriside yaptığı amellerinde riyakâr olması ve ihlâs ve samimiyetten uzak ihsan üzere olmayan amellerden bulunmasıdır. Çünkü Kur’an Müslümandan amellerde bulunmasını isterken sadece istenileni yapan kuru bir amel değil içinde riya olmayan ihlâs huşu ve ihsan üzere bir amel işlemesini emretmektedir.

“Kim Rabbine kavuşmak istiyorsa, rızasına uygun bir şekilde salih (ihlasla ibadet)amel işlesin ve Rab’bine ibedette hiç birşeyi ortak koşmasın”(Kehf,110)

Bu ayet-i kerime Müslümanın Allah’a ibadet ederken, riyasız ve gösterişten uzak bir amelde bulunmasını emretmiş ilahi rızaya ancak bu şekilde ulaşacağı haber verilmiştir.

Sahih bir hadiste Nebi (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

Allah Teâlâ buyuruyor ki;

‘’Ben ortakların ortaklıktan, şirkten en uzak olanıyım. Kim bir amel yapar da ona Ben’den başkasını ortak ederse Ben ondan beriyim. Yaptığı amelin hepsi ortak koştuğu kişinindir.1 Ebu Said el Hudri (r.a.)’den gelen bir başka merfu rivayette de Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:’

“Dikkat edin size; sizler için Mesih Deccal’den bana göre çok daha kaygı verici olanı haber vereyim mi? Elbette ey Allah’ın Rasulu dediler.

Şöyle buyurdu:

O, gizli şirktir. Kişi kalkıp namaz kılar ve orada bakıp kendisini gören biri olduğu için namazını daha güzel kılmaya koyulur.’’2

Bu hadisler bize gösteriyor ki gizli, şirk olarak bizlere tarif edilen riya ve ihlâstan uzak yapılan amellerin, kişiye hiçbir faydasının olmadığı Allah’ın bu amelleri kabul etmeyeceği beyan edilmiştir.

İhlâs aynı zamanda öyle büyük bir silahtır ki, şeytandan korunmanın yegane yoludur:

“Dedi ki: Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp saptıracağım.” (Hicr, 39-40)

“Dedi ki: Senin izzetin adına andolsun, ben, onların tümünü mutlaka azdırıp kışkırtacağım. Ancak onlardan, muhlis olan kulların hariç.” (Sad, 82-83)

 

Şeytandan Korunanın Yolu İhlâslı Olmak

Şeytandan korunmanın yegâne yolunun ihlâslı olmak olduğu bu ayetlerde ifade edilmiştir. Allah (c.c.) açıklamaktadır ki, şeytan sultasını ve saptırma gücünü ancak ihlaslı olmayanlar üzerinde gösterebilir.

Bundan dolayı Hz Yusuf kıssasında şöyle buyrulmuştur:

‘İşte biz böylece O’ndan kötülüğü ve hayâsızlığı çeviririz. Çünkü O bizim gösterişten uzak ciddiyet ve samimiyete ermiş kullarımızdandı.’’ (Yusuf, 24)

Kur’an-ı Kerim’de sıkça vurgulanan şirk kavramını her asırda yaşayan Müslümanlar tarafından iyi idrak edilmeli ve günümüz şirkinin neler olduğu Müslümanlara devamlı hatırlatılmalıdır. Çünkü şirk Rabbimizin asla affetmeyeceği bir günah, amelleri boşa çıkartan ve sahibini cehenneme götüren ve ilahi rızanın dışına çıkartan ve müslümanı dinden eden en büyük suçtur. Bunu Rabbimiz bütün peygamberlere vahyettiğini ve bütün insanların bundan sakındırıldığını haber vermiş ve son Rasul ve ümmeti olarak bizlerinde uyarıldığı Kur’an’da beyan edilmiştir;

Rabbimiz Allah buyurdu ki:

“Senden önce gönderdiğimiz istisnasız her peygambere şöyle vahyettik:’’Şüphesiz benden başka hiçbir ilah yoktur. Öyle ise bana ibadet edin.’’(Enbiya, 25)

“Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki): Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın.’’(Zümer, 65)

Rabbimiz kullarını sakındırmaya ve uyarmaya devam ediyor:

“Muhakkak ki, kim Allah’a şirk koşarsa artık Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun barınağı ateştir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur.’’(Maide, 72)

İşte bundan sonra vazife muvahhid Müslümanların peygamber misyonunu yüklenmiş olan asrın tevhid ehli erlerinindir. Çünkü artık bir peygamber gelmeyecektir. Bundan önce peygamberlerin vazifesini artık asrın Müslümanları yapacaktır ve günümüz şirkinin ne olduğunu insanlara anlatacak ve bugünün tağutlarını insanlara tanıtacaktır. Çünkü Rabbimiz bu vazifeyi Müslümanlara vermiştir.

Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

“Sizden hayra çağıran iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun.’’(Al-i İmran, 104)

Sonuç

İşte vazifeyi Rabbimizden aldık şimdi görevi yerine getirme zamanı İslam dünyasını işgal edip Allah’ın hükümlerini geçersiz sayanların bunun yerine kendi yapmış oldukları anayasaları Müslümanlara dayatanların kabul etmedikleri takdirde işkence ve eziyet edenlerin Allah’ın haram kıldıklarını (içki zina kumar faiz gibi) serbest kılanların Allah’a şirk koştuklarını ve bunların bütün iyi amellerinin boşa gittiğini, Allah’ın bunları asla affetmeyeceğini bunlara cennetin haram kılındığını haber verip insanları bundan sakındırmamız gerekmektedir. Böylece Müslümanlar bilmeden bunlara meyletmesinler.

Ve böylece Müslümanlar şunu çok iyi bilecekler ki, bir Müslüman asla demokrat laik kapitalist sosyalist seküler libarelist vb. olmayan kişidir. Gerek imanında, gerek amelinde, gerek yönetimde, gerek yargıda, gerek eğitimde, gerek ekonomide, gerekse askeri bütün işlerde sadece ve sadece Allah’ın Kur’an’da ki hükümlerine göre hayatını şekillendiren ve asla kınamacının kınamasından korkmayan kişidir Müslüman.

Çünkü Müslüman şöyle inanan kişidir:

‘Deki: Şüphesiz benim namazım diğer ibadetlerim de, hayatımda ölümüm de âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (Enam, 162)

1- Kitabut tevhid s:174-Müslim,2985/46

2-Kitabut Tevhid,s;175.Ahmed b. Hanbel,3730. İbn Mace,4204

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul